Düş gibi, masal gibi… Billurdan bir aynadır Antakya… Bizim bahçelerimiz buram buram defne, limon çiçeği, kekik kokuludur. Farklı inançların ve inançlarla bağlantılı kültürlerin yüzyıllarca yoğrulduğu, kaynaştığı bir coğrafya.
Dünden Geleceğe Gönül Gönüle;
Yazın ve sanat dünyasının gönül dostları tarihi, sanatı, edebiyatı, kültürü ve insanıyla Antakya ekseninde buluştuk. Mekânımız, kitap kokusunda Sergüzeşt…
Beş yılı aşkın bir süredir hiç aksamadan Kültür-Sanat-Edebiyat içerikli “Umudun Sesi” şiir ve türkü rüzgârı programını hazırlayıp sunan eğitimci-şair dostumuz Nebih Nafile’nin program öncesi toplanmamızda dostlukların pekiştiği; sanatın ve yazın gücüyle gönüllerin kenetlendiği bir muhabbet sofrası oldu. Bugünkü program konuğu Ankara’da yaşayan Müslüm Kabadayı idi. Hepimizin ilgi alanı sanatın başka dalı olsa da Antakya idi bağımız. Amacımız; kültürümüzü tanımak ve yaşatmaktı.
Antakya, kendine hasret türküleri söyletenlerin yüreklerinin hiç kopamadığı değerli çınarlarını da ağırlamıştık bu akşam. Duran Yaşar, Arif Suavi Okay, Nebih Nafile, Muhsin Boz, Metin Yılmaz, Müslüm-Sevim Kabadayı, Musa Artar, Mehmet Güzelburç, Mehmet Oflazoğlu…
Tarihi, edebi, sanatsal, kültürel, sosyal dokusu, coğrafi yönlerini inceleme, araştırma, edebi eser, sanatsal ürünlerini derleme, tanıma, tanıtma, yaşatma amacıyla Antakya’yı bilen, bilinen bir kent dokusu yaratabilmek. Tarihe, olaylara yaşanmışlıklara adeta tanıklık etmek. Geçmişe ışık tutmak, geleceği aydınlatmak, geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü kurabilmek. Elbet yapılacak çok güzel düşünceler filizlenmişti sıcak sohbetimizde. Doyasıya solumak adına, dünü, bugünü ve umutlu yarınları, doyasıya solumak…
Antakya, Canan Başkaya – 20 Aralık 2011