Anlaşılmasının güçlüğü neredeyse konuya aşina olan herkesin teslim ettiği bir şey olduğu halde çoğu dilin zorluğuna, Almancanın karışıklığına, çeviri sorunlarına, yazımdaki anlaşılmazlığa veya Hegel’in okuyucuya karşı kayıtsızlığına bağlamıştır. Bu metin bize ortaçağın tek boyutlu düşünen, dinsel hegamonyanın altında körelmiş beyinlerin bizleri Hegel gibi çok boyutlu düşünmekten alıkoyduğunu gösteriyor. Hegel yorumcularının yetersiz çabalar yada akademisyen tutuculuğu ve önyargılarına, solcuların kısa vadeli siyasi fayda beklentileri eklenince! bizler için anlaşılmadan ve öğrenilmeden kaybolmaya yüz tutmuş bir cevher olarak kalacaktı. Çünkü günümüzde postmodern adı altında ortaçağ düşünmesiz düşünmeme olarak ta okuyabilirsiniz)biçimi tekrar canlandırıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Mustafa Cemal’in büyük çabalarla anlaşılabilir hale getirdiği Hegel’in mantığı hepimize ilaç gibi gelecek.
Kısaca değinecek olursak Hegel’in mantığı klein şekliyle canlandırılabilir. Klein şekil aslında dört boyutlu çemberdir. Bir örnek vermek gerekirse gecenin en karanlık anında bile gündüz içerilmiştir, gündüzün en aydınlık anında aynı şekilde gece içerilmiştir. Dolayısıyla biz gece karanlığında sadece geceyi gördüğümüz ve gündüzü göremediğimiz için ancak üç boyutlu düşünebiliyoruz. Gecenin içindeki gündüzü düşünebilmek için dört boyutlu düşünmek gerekir. Klein şekli bu mantığı içerdiği için Hegel’in mantığına uyuyor. Toplumla ilgili bir örnek vermek gerekirse; toplumun içinde bireyi düşünmek ve bireyin içindeki toplumu düşünmek onları uyum içinde kurgulamak açısından çok önemli. Burjuva liberalizmi bireyi kutsallaştırırken, sol tersine toplumu öne çıkarır. Bireyi toplum için feda edilebilir bir varlık olarak görür. Böyle olunca da askeri örgütlenmelere uygun toplum modelleri geleceğin toplum projelerini kaçınılmaz olarak belirlemiş oluyor.
Dr İhsan Özal Nisan 2011