Hindu dininde inanış çeşitliliği bol olsa da herkes için Ganj Nehri vazgeçilmez önemdeki hayat suyudur. Onlara göre evrenin iki temel yapısı ateş ve sudur. Su deyince akla Ganga (Ganj Nehri) gelir ve bu nehrin asla kirlenmeyeceğine, sürekli kendini temiz tutacağına inanırlar. Yıllardır bu nedenle kanalizasyonlarını ve sanayi atıklarını nehre bıraktıkları için şu anda Ganj, dünyanın en kirli suyu olma özelliğindedir. Günahlarından arınmaları için girdikleri nehre, yaktıkları ölülerinin küllerini de atarlar. Ölen kişi hamile bir bayansa veya çocuksa (yakmadan) nehre emanet ederler. Temiz olduğuna inandıkları nehrin suyunu da içtiklerinden genelde sarılık, kolera gibi hastalıklardan kırılırlar. Ölüm döşeğindeki hastaya bir damla Ganj suyu verirlerse ölenin cennete gideceğine inandıkları için, mutfaklarında sürekli üstü kapalı Ganj suyu bulunur.
Bunca önemsedikleri Ganga Himayalardan doğar. Çok bol ve yüksek debide olan nehri oluşturup Ganj Ovası’na girer. Ova son derece verimlidir. Sonradan Ganj Nehri, Hindistan yarımadasının kuzeyinde bir kavis çizerek doğuya yönelir. Nehrin, dağlardan getirdiği temizlik ve tazeliğin en bol olduğu kısmında kurulmuş olan Haridwar şehrinde, tüm Hindu inanışların aşramları (dergâhları) bulunur. 12 yılda bir, hacı törenleri sırasının geldiği Haridwar bu özelliklerinden dolayı gidilip görülmesi gereken bir şehirdir.
Hindular önceden belirlenmiş tarihlerde ve belli dört ayrı şehirde Hacı olmak üzere toplanırlar. Bu tören ve ayinlerin yer aldığı bir aylık hacı olma dönemlerine Kumbh denir. Kumbh tam ve yarım olmak üzere iki şekilde yapılır. Asıl hacı olmak (tam Kumbh) Ganj Nehri’nin geçtiği dört yerleşim alanı olan Haridwar, Ujjain, Allahabad ve Nasttik’de sırasıyla yapılan festivallerde gerçekleşir. Bu şehirlerden Haridwar ve Allahabad’da ayrıca altı yılda da yarım Kumbh yani Kumbh Ardh gerçekleşir. Hacı olmak, bu festivalin önceden belirlenmiş gününde Ganj Nehri’ne girip günahlardan arınmakla mümkündür.
Burada fotoğraflarımı paylaştığım 2010 yılının mart ayındaki Haridwar Festivali Kumbh Melay’dı (tam Kumbh) Hacı olmaya gelmiş Hindulardan oluşan mahşer kalabalığı içinde ömrümce göremeyeceğim birbirinden ilginç insan ve olayları fotoğraflama şansım oldu.
Ülkenin dört bir yanından hacı olmaya gelen dindar ve aşramların üyeleri olan Hindular bu tarihlerde Haridwar kentinin çevresine ve özellikle Ganj Nehri boyuna çadır kentler kurarak yaşıyorlar ve günlerini ibadetle geçiriyorlardı. Güneş batarken göğe yükselen ilahi sesleri sabaha kadar durmaksızın devam ediyor ve uyumaya çalıştığım çadırıma ulaşarak bu dine mensup olmasam da ruhumu teslim alıyordu…
Fotoğrafçı Gözüyle Hindistan
Bir fotoğrafçı kimliği ile Hindistan en başta görülmesi gereken yerlerden biridir. İnsanlar çok renkli giyinip kuşanır ve bu kıyafetlerin renklerindeki armoni gözünüzü alır. Gene bu insanların fotoğraf çektirme hevesleri sizi biranda aranan, çağırılan kişi yapıverir. Sıcakkanlılıkları sizin hiç sorun yaşamadan deklanşöre basmanıza ve elbette bu nedenle işinizi keyifle yapmanıza yol açıyor. Giyinik ya da yarı çıplak, yemek yerken, banyo yaparken, hangi koşulda olursa olsunlar fotoğraf çekmenize hiç karışmıyorlar. Diğer yandan, bir fotoğrafçı olarak karşılaşılan zorluk, aşırı kalabalık içinde, fotoğraflamak istediğiniz konu, kişi ya da olayı sadeleştirmek. Sadece bu nedenle bize net alan derinliği sunan dar açılı lensleri kullanmak çok faydalı olabilir.Bu şekilde istediğimiz olay ya da kişi ayıklanarak arkadaki karmaşadan öne çıkar ve bize doğru yaklaşır.
Diğer yandan o mahşer günü kalabalıklarını, estetik kaygı da taşıyarak fotoğraflamak için geniş açılı lensleri kullanmak gerekiyor. Kısacası Hindistan’a yolculuk öncesi bol miktarda hafıza kartı, yedek pil ve değişik çaplarda lensler ile dijital kameranızı yanınıza almanız gerekiyor. Bunları çevredeki toz ve kirden korumak ve kollamak da ayrıca önemli…
Bu günler içinde ayın Saturn’e giriş yaptığı güne karşılık gelen 10 Şubat 2013’te günahlardan arınmak üzere Ganj Nehri’ne girilecektir. Bu önemli gün sabah saat 05.00’da gün doğmadan başlar. Ganj kıyısına toplanıp ilahiler söyler ve ateş yakarlarken bir yandan da aşramlar müritleriyle birlikte geçit töreni için hazırlıklarını tamamlar. Gün doğmadan başlayan uzun yürüyüş Ganj Nehri kıyısında sonlanır. Saat 10.00’a kadar Ganj’a halktan kimse giremez. Sadece dini elemanlar olan aşramlar, sadhular, babalar yıkanır. 10:00-17:00 arası halkın Ganj’a giriş vaktidir. Ateşler, tütsüler eşliğinde dualar edilerek yarı çıplak, çıplak ya da elbiseyle suya girilip günahlardan arınılır ve bereket için suya metal paralar bırakılır. Çamaşırlar kurumak üzere çitlere, tahta paravanlara asılır. Uzun saç ve sakallar taranır. Sıvazlanarak başın üstüne dolanır. Bütün bu ritüel ayinler ve geçit törenlerini fotoğraflamak ise size bir daha erişemeyeceğiniz güzellikte bir gün yaşatır. Bu özel günde kutsal renk olan turuncuyu birçok hacının üzerinde görecek ve boyunlarına değişik bitki tohumları ya da çiçeklerin ipten geçirilerek dizildiği kolyeler taktıklarını fark edeceksiniz. Yüzlerine çeşitli boyalar sürerek süslenmeleri ve tütsü olarak yaktıkları odun parçalarının küllerini tüm bedenlerine sıvamaları da ritüellerinin bir parçasıdır. Tanrı Shivanın elinde tuttuğu 3 taraklı asayı ellerinde taşıyanların, yolda durarak müziğin ritmine uyup değişik ayak ve el hareketleri yaparak oynayanların (bize göre panayır yerine çevirdiği) bu alanda sizi birçok sürprizler beklemekte…
Şeyma Oransoy