Sergi 29 Ocak tarihine kadar Covid-19 tedbirleri kapsamında randevu alınarak HES kodu sorgulaması ile gezilebilir.
Işık, eserlerinin yaratım sürecinde tek yönteme, sanat akımına ve malzeme çeşidine bağlı kalmayarak, hayatta tek doğru ve tek güzellik kavramı olmadığına inancını resimlerine aktarmaktadır.
Hiçbir duygu tek bir tecrübenin sonucu olmadığı gibi evrendeki hiçbir şeyde sadece tek bir tanıma indirgenemez. Resimlerine daha dikkatli ve yakından bakıldığında ilk anda fark edilmeyen pek çok detayın gizlendiğini görebilmemiz bu yüzdendir.
İÇ
Parçası olduğumuz halde ne olduğunu, nasıl doğduğunu, büyüklüğünü bilemediğimiz evren gibi sınırlarını tanımlayamadığımız ve bildiklerimiz kadarının yetersizliğinden emin olduğumuz öz varlıklarımız, içimiz…
Pozitif bilimle alabildiğimiz mesafeden sonrasına içgüdü, inanç, sezgi gibi soyut kavramlarla devam etmemiz gereken dipsiz tünel…
Peşinden gittikçe attığın her adımın ve gelişiminin, yaklaştıracağına uzaklaştırdığı gökkuşağı.
Ulaşmaya çalıştığın anda gösterdiğin çabanın etkisiyle, şekil ve konum değiştirip yeni güzergâh belirlemeni gerektiren, bu sefer de belirlediğin yeni güzergâhla beraber, yer değiştirdiği için bitmeyen döngünün girdabına kapılmana sebep olan ‘şey’
Et, Kemikten öte, ‘Ben’den İÇeri…
Bu sergide gördükleriniz, hayatlarınızda farklı sebepleri olsa da benzerlerini duyumsadığınız hislerimin dışavurumları yani: İÇ’im gücüm…
Ruhun, maneviyatın, düşüncelerin çokluğu çeşitliliği, zenginliği, değişkenliği karşısında onları kalıplara sokmak, ölçüp biçmek, sıraya dizmek, ahlaki ve subjektif olgulara göre tasnif etmek gibi çabalara girmek, kazanılması mümkün olmayan bir savaştır. Bu durumu tüm kabullenmiş ligimle onları değiştirme, tanımlama kaygısından uzak biçimde algılama kabiliyetimle sınırlı olarak, renk ve çizgilerle tuvale aktarmaya çalıştım.
İÇ dünyamızın düzensizliğini ve onu sürekli hareketli tutan girdilerin farklılığını yansıttığım resimlerimin fonlarındaki derinlik, ruhun sınırsızlığını betimliyor. Farklı boy, renk ve nitelikteki figürler ise kimisi görece hatalarla dolu, kimisi genel kabullere göre ‘doğru’ duygularımızı temsil ediyor.
Düşünülerek yapıldığı görülen renk seçimi, kompozisyon, çizgilerle beraber tesadüfi, anlık kararlarla yapılmış eklentilere ve hatta düzeltilmemiş boya damlası, sıyrık gibi ‘hata’lara da aynı tuvalde yer verilmesi; hayatımızdaki düzen ve karmaşanın bütünü oluştururken ki ayrılmazlığını vurguluyor. Bunun yanı sıra kaosun belki de temel düzenleyici olduğu maddesel ve düşünsel evrenler-de odaklandığımız bütünün, sayısız faktörün bir sonucu olduğu ve onu algıladığımız anın, artık algıladığımız hale çok benzer olsa da aynı olmadığını göstermektedir.
Kimi zaman detaylarda gizlenmiş çizgilerin resim içindeki resim gibi ve hatta tümden daha etkileyici olması bazen önemsiz, deşilmeye, fark edilmeye, üstünde düşünmeye layık görülmeyen, geçmişimizde bıraktığımızı sandığımız fakat hala içimizde taşıdığımız duygularımızın ilk bakışta görünenden daha güzel yahut korkunç veya herhangi bir başka sıfatta olup ilk algılanandan katbekat etkili olabileceğini göstermek içindir.
‘’Yaşadığım hikâyelerden ziyade hikâyelerin içimde bıraktığı izlerdir resimlerim.’’