Yazar: FotoFilm Dergi
Hatay’da 6.Orontes Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali başladı. Türkiye’nin yanı sıra toplam 9 ülkeden 34 sanatçının katıldığı sanat festivali Antakya’da 6 gün boyunca sürecek. SANAT GİTTİĞİ HER YERİ AYDINLATIR Festivalde emeği geçen herkese teşekkür eden, “Bu sene 6’ncısını düzenlediğimiz festivalimize Türkiye7nin yanı sıra toplam 8 ülkeden 34 sanatçı katılıyor. Sanatçılarımızı kadim şehrimizde ağırlamaktan çok mutluyuz. Bunun yanında Antakya’mızı sanatın güzellikleriyle buluşturmanında onurunu yaşıyoruz. 6 gün boyunca sürecek festivalimize tüm sanatseverlerimizi davet ederken, Sanat gittiği her yeri, medeniyete, başarıya ve aydınlığa ulaştırır. Ne mutlu sanatçılara, ne mutlu sanata destek verenlere.” dedi. Orontes 6. Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali Orontes 6. Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali…
Uzun Metraj Film Yarışması’nda Ön Jüri Üyeleri; Kurgu Yönetmeni Ahmet Kömeçoğlu, Yönetmen Özlem Özel, Ankara Sinematek Başkanı – Yönetmen Yücel Ünlü finalistleri belirledi. Ulusal Uzun Metraj Film / National Narrative Feature Anadolu Leoparı / Ulusal Uzun metraj / Emre Kayış / 01:48:00 Ben İyi Biri Olmadan Önce / Ulusal Uzun metraj / Şerafettin Kaya / 01:48:48 Ceviz Ağacı / Ulusal Uzun metraj / Faysal Soysal / 01:57:53 Fuad / Ulusal Uzun metraj / Erdal Rahmi Hanay / 01:40:03 İçimdeki Kahraman / Ulusal Uzun metraj / Sinan Sertel / 01:23:00 Lacivert Gece / Ulusal Uzun metraj / Muhammet Çakıral / 01:25:05…
Müziğin ritmiyle/ruhuyla tamamlanan altı çivili dans ayakkabıları, katlı etekler, şallar, püsküller, yelpazeler, tüller, kırmızı güller ve halka küpeler; flamenkonun olmazsa olmazlarıdır. Dansın ritmine ayak uyduran kıyafetler renkleriyle (kırmızı ağırlıklı), savruluşlarıyla (katlı ve fırfırlı eteğin savruluşu gibi) dansçının ellerinin ve ayaklarının melodik hareketlerine katılır. Kırmızı, siyah, beyaz renklerinin birlikteliği aşkı, öfkeyi, bayram coşkusunu dinleyiciye/izleyiciye ritimle aktarır. Zarafet, neşe, coşku, tutku, heyecan, isyan; dansın meydan okuyan, gösterişli rüzgârını besler. Kırmızının ışığında/tonlarında dalgalanan flamenkonun akışkanlığı ve zaman zaman artan hızı “Hayalhâne” şiirimdeki gibi sesin bedenle bütünleşmesidir: HAYALHÂNE sözün inceldiği aşkefzâ makamı karanlığın kıyılarında heceliyor yalnızlığı sarıp sarmalıyor harfleri ömrümüzün baharı birlikte yeşillensin ayrı bir…
Sanatın Kalbinin Attığı Yer: “Antakya” Antakya Belediye Başkanı İzzettin Yılmaz’ın sanata ve sanatçıya verdiği önem doğrultusunda projelendirilen Antakya El Sanatları Müzesi “Sanatın kalbinin attığı yer” olmaya devam ediyor. Antakya El Sanatları Müzesi’ni, yaşayan ve üreten müze yapma hedefi ile çalışan Antakya Belediye Başkanı İzzettin Yılmaz: “Antakya’mızın kadim tarihini gün yüzüne çıkarabilmek, onu gelecek nesillere aktarabilmek fiziksel restorasyonların yanı sıra sanat ile anlatarak, kültür ile yaşatarak mümkün olabilmektedir. Bizler de bu bilinç ile Antakya’mızın sanat yelpazesini her geçen gün genişletiyor, binlerce yıllık bu kadim tarihi sanatın içerisinde anlatıyoruz. Antakya Belediyesi olarak Kültür Şehri yapmayı planladığımız Antakya’mızı yepyeni bir festival ile renklendirmenin…
İzmir Kısa Film Festivali, bu yıl 22.kez İzmirli sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanıyor. Başta Kültür Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Fransız Kültür Merkezi ve Alman Kültür Merkezi destekleri ile gerçekleştirilen İzmir Kısa Film Festivali 22-88 Kasım tarihleri arasında yüzlerce filmi ücretsiz olarak sinemaseverler ile buluşturacak. 120 ülkeden 4 bin 500 filmin başvuruda bulunduğu festivalde, ulusal ve uluslararası dallarda animasyon, belgesel, deneysel ve kurmaca kategorilerinde Altın Kedi Ödülleri için yarışacak olan filmler belli oldu. Bu yıl gösterimler Fransız Kültür Merkezi, Karaca Sineması, Tarık Akan Gençlik Merkezi ve festivalin online platformunda gerçekleştirilecek. İzmir Kısa Film Festivali programı ve jüri üyeleri…
“Hiçbir kadın evleneceği adam için keçi denilmesinden hoşlanmaz.” Gündelikçi Türkan’ı ilk kez Muharrem’in salonunda, camdan, öylece dışarıya bakarken görürüz. Temizliğe girişirken gözyaşlarını savurur Türkan. Sofraya oturur, huzursuzluğunun ardındaki nedeni, onu inciten ‘yalnız’ ev sahibini anlatır Muharrem’e. Bizzat ‘yalnız’lığın erbabı olan Muharrem’den farkımız, üç çocuğu uğruna ekmek kavgası veren ‘koca’sız Türkan’ın içindekileri, asıl derdini daha o vakit anlamış olmamızdır. Varoluş tohumlarının, alınamayan hıncın, ezbere bildiğimiz korkuların ve aşağılık addedilen şeylerin en az yarısının perdeye nüfuz ettiği filmimizde, özellikle ve en çok bir sahne buram buram Demirkubuz kokar: Türkan’la Muharrem’in final harbi! Sözüm Dostoyevski’den dışarı, memurumuz, Demirkubuz’un mütemadiyen galeyana gelen erkeklerinden…
Öncelikle seni daha yakından tanıyabilir miyiz? Ramin Matin, 1977 Ankara doğumluyum. Amerika’da sinema okudum, döndükten sonra Bilgi Üniversite’sinde yüksek lisans yaptım. Okuldan arkadaşlarımla bir yapım şirketi kurduk. Uzun süre belgesel yaptıktan sonra sonunda ilk uzun metrajımızı yapma fırsatı bulduk. Ramin MatinCanavarlar Sofrası Filmi Yönetmen olmaya nasıl karar verdin? Sanırım doğal bir gelişim oldu. Çocukluğumdan beri annem beni durmadan sinemaya götürürdü ve benim için çabucak bir tutkuya dönüştü. Fotoğrafa olan merakımdan dolayı önce görüntü yönetmenliğine yönelmiştim ancak üniversitede kısa filmler yaptıkça yönetmenlik yapmak istediğimi anladım. Hikâye nasıl oluştu, bu filmi çekmeye nasıl karar verdin? Eski arkadaşım ve senaryonun yazarı, Kendim’ den…
1840’larda ABD’de her kentte bir daguerreotype sanatçısı vardı. 1840’da Talbot, fotoğraf kağıdının duyarlığını arttırdı. Fotoğrafçılıkta devrim, cam negatiflerin elde edilmesini sağlayan işlemle oldu. İngiliz Archer, cam negatiften fotoğraf kağıdına baskı yaptı. 1868’de trikromi yoluyla renkli baskı olanağı sağlandı. 1887’de Rahip Hannibal Goodwin, gümüş bromür emülsiyonlu selüloit film önerdi. 1889’de Eastman Kodak Company tarafından makaralara sarılmış ve yaprak filmler çıkarıldı. Ateşe dayanıklı asetat çıkınca cam film tümden kalktı. 1935’de ilk renkli film, 1940’larda anında baskı polaroid bulundu. Digital görüntü kaydına ulaşan süreç fotoğrafı geniş kitleye taşıdı.” İlk başlarda anları dondurmaya yarayan fotoğraf makineleri (o zamanların deyimi ile kara kutular ) daha…
Fotoğraf bir dildir, söylemesini bilene… Fotoğrafın bazıları için “dünyanın en kolay işi” olarak görülmesi “siz düğmeye basın gerisini biz hallederiz” diye ifade edilmiş eski bir düşünceye dayansa da, günümüzde de çılgınca büyüyen “instagram”ın hazır şablonları etrafımızdaki araç sahibi her bireyi “kendince iddialı” görüntü üreten makinelere dönüştürmektedir. Dijital teknolojideki gelişmelerin dikkate değer en önemli etkilerinden birinin de fotoğrafı daha demokratik hale getirdiğini söylemek pek de yanlış olmasa gerek. Özellikle Türkiye’nin sosyoekonomik ve kültürel koşulları göz önüne alındığında fotoğrafın gerek üretici, gerekse tüketici olarak belirli ve hatta kısıtlı bir zümrenin hayatında yeri ve önemi olduğunu biliyoruz. Eskiden olmadığı kadar herkes görüntü üretir,…