Öncelikle bize kendinizi ve mesleğinizle gelişen hayatınızı anlatır mısınız?
Alaittin SS -1945 Antakya doğumluyum. Küçük yaştan beri resmi hep benimsemişim, resim çizmişimdir. İlkokul sıralarında resim dersi varken okulda hep resimden geçtim, o kadar ilgim vardı. Yüksekokullara gitmeyi çok istememe rağmen gidemedim ama resim yapmayı hiç bırakmadım.1960 yıllarından beri hem resim, hem de reklâmcılık konusunu işledim. Son 20 yılımı buraya gelen patrik adamlarıyla samimi olmamıza rağmen, buranın patriği Dominiko, rahibe Barbara, rahmetli Relmando eserlerimizi ortaklaşa şekilde hikâyelerini anlatarak yaptığımız resimlerin sergilenmesinde büyük rol almışlardır. Ben de Müslüman olarak daha önce Cumhuriyet Gazetesinde Müslüman İkonacı ismiyle resmim çıkmıştı, sevgilerini ve beğenilerini dile getirmişlerdi. Vatikan olsun, Perma olsun, Roma’da Belçika’da resimlerim hep kiliselerde manastırlarda sergileniyor. 20 yıldır bu sanatın içindeyim.
Figürleri oluştururken nelerden esinleniyorsunuz?
Bazı resimleri -yıpranmış resimleri bilhassa- yeniden işledim. Bazen yüz ifadesini, bazen elbise kısımlarını, giydikleri elbiselerin renklerini değiştirerek yapmışımdır. Patriklerin göstermiş oldukları bazı resimleri onun ikinci resmini gösterip de kullanmış olduğu fonu da böyle yeniden inşa ediyorum. Ama bazılarını okuyarak mesela Mersin’de Adana’da İskenderun da birkaç tane resmim var bunları çizerken okuduğum Kuran, İncil ve mitolojik kitaplardaki hikâyelerden etkilendim.
Neden diğer ressamlar gibi daha çevresel faktörleri ele almayıp kiliselere ikona resmi yapıyorsunuz?
Önce birkaç defa resim yaptım, resmi herkes yaptığı için sıradan görülmeye başlandı.
Farklı olarak da burada yapılan resim daha kalıcıdır. Onlara daha fazla itibar gösteriliyor dolayı ve korunma şekli daha iyi olduğu için –benden daha iyi koruyorlar- benim yapmış olduğum resmin değerlerini onlar fazlasıyla veriyorlar. Sevgisiyle birlikte. Tebrik kartlarını kutlama mektuplarını hala saklıyorum.
Resim yaptım ama mesela Defne-Apolloyu yaptım. İnşallah bu sene de Hz. Süleyman’ın adaletini temsil eden hikâyeyi (vücudunun ikiye bölünmesini) resme dökmek istiyorum.
Hangi kiliselere, hangi ülkelere resimler yaptınız?
Belçika manastırları, Vatikan, Roma manastırlarına İtalya. Rahmetli Raemando Azize patriği nereye götürdüklerini zaten alırdı tanışırdım biz onunla hangi patrik istiyorsa o resmi oraya yolluyordu Fakat en çok sıkıntı çektiğimiz şey gümrükten çıkarken yeni olup olmadığı ancak noter tarafından belirlenebiliyordu çalıntı olup olmaması. Bazıları resimden anlamıyor müzenin izniyle gönderiliyor.
Yazı ve Fotoğraflar Mehmet Oflazoğlu – Ağustos 2011