Sadullah bey kendinizden bahsederken çini ve seramik sanatına ilginizin nereden geldiğini de bilmek isteriz?
1974 yılında Antakya’da doğdum. Büyüdüğüm bu şehrin mozaik zenginliği çocukluğumdan beri beni etkiledi. Bu zenginliğe olan ilgim bana güzel sanatların yolunu açtı ve bu vesileyle güzel sanatlar Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girdim. Bitirme tezi olarak “Rüstem Paşa Camii örneğinde mimaride seramik kullanımına ilişkin bir öneri” isimli çalışmayı sundum. Çeşitli atölye ve projelerde yer aldıktan sonra, 2005 yılında Beyoğlu Tünel’de, “Sır Çini ve Seramik Atölyesi” adı altında kendi atölyemi kurdum. Atölyemde modüler yüzey kaplamaları ve çeşitli seramik formların üretimini yapıyorum. Ayrıca seramiğin yanında geleneksel çini motiflerinden yola çıkarak hazırlanan duvar panoları ve çini formlar da üretiyorum.
Tasarımlarınız nasıl ortaya çıkıyor, daha çok hangi motifleri ve dönemi kullanmayı seviyorsunuz? Etkilendiğinizi söylediğinize göre, sanırım Antakya kültüründen de faydalanıyorsunuz…
En çok etkilendiğim 16.-17. yüzyıl eserleri. Özellikle yüzey tasarımlarında o dönemin desen ve kompozisyon kurgusundan faydalanıyorum. Bütün motiflerin kendine ait bir hikâyesi ve sistematiği tasarımlarıma öncülük ediyor. Uygulama alanın dekorasyonuna uygun şekilde motifleri düzenlemesini renk kombinasyonlarıyla tamamlamak, yaptığım objelerin günlük hayatta yer bulmasını sağlamak en keyifli işlerin oluşmasını sağlıyor.
Antakya kültüründen faydalandığım işlerde oluyor. Beni etkileyen mozaik sanatının yanında Antakya’daki çok kültürlülük işlerime yansıyor elbette. Tek bir din veya politikanın barındırmadığı, insana dokunabilen her mekâna ve bireye ulaşabilecek, kişinin ürünü gördüğü zaman ona hissettirdiği duyguyla onu almasını sağlamak önceliklerim arasında. Şu an Antakya’da açılacak olan yeni bir mağaza için hazırladığım ürünlerde şehrin kültür ve tarihinden esinlenerek geçmiş ile günümüz sanatlarından (çini, seramik, bakır ahşap, mermer) yararlanıyorum.
Antakya tarihinde seramik sanatının yeri var mı?
Tabii ki var, ilk dönem seramik örneklerini arkeoloji müzesinde görmek mümkün. Seramik hayatın her alanında ve döneminde yer bulmuş Antakya’da. Eski evlerin yerlerinde kullanılan taş çini karoların güzelliği günümüze kadar gelmiş.
Çini ve seramik sanatının bir toplumun geleneğinin hangi boyutunu yansıttığını düşünüyorsunuz?
Bir toplumun kültürünü ve yaşayış şeklini öğrenebilmemiz için en önemli belgelerdir.
Seramiği sizin için diğer güzel sanatlardan ayıran, özel kılan şeyler nelerdir?
En önemli nedeni görselin yanında yaşamın içinde yer alması, dokunulabilmesi. Ve toprağın insanın bütün negatif enerjisini alan en iyi terapi malzemesi olması.
Çini tarihte sarayların mabetlerin süsüydü. Günümüzdeki durumu nedir peki?
Çini günümüzde de bir süs olmasına rağmen aynı zamanda işlevsellik de kazandı. Sadece sarayları ve camileri süsleyen bir malzeme olmanın dışına çıktı. Evlerin ve diğer sosyal mekânların her yerinde bulunuyor örneğin (Banyo ve mutfak, evlerin salonlarda, yatak başlarında, yemek masalarında, kâselerde vs.). Günümüzde mimaride iç ve dış cephe dekorasyonunda daha fazla kullanılmaya başlandı. Bu kaçınılmaz çünkü kültürümüzün bir parçası. Tasarıma verilen değerin artması günümüz örneklerinde geçmişten yararlanmanın etkisini daha da çok artırdı.
Tarihe ve sanata olan düşkünlüğün artmasının, son birkaç senedir bu bilincin biraz daha artmasının, görsel ve yazılı medyada sıkça yer bulmasının ve edebiyatta kullanılmasının durumu popülerleştirdiği de yadsınamaz.
Bir seramik sanatçısı gözüyle, içinde çini barındıran beğendiğiniz mimari yapı hangisi?
Kesinlikle Rüstem Paşa Camii. Geçmişte kullanılan çini süslemelerinin en güzel örneklerinin hem muhteşem kullanımı ve mimari yapıya uygunluğu hem de desen kurgusu olarak beni etkiler.
Bu işi yapmak ve bu konuda kendini geliştirmek isteyenlere, yıllarını bu işe vermiş bir sanatçı olarak nereden başlamalarını önerirsiniz?
Bu işi yapmak, gerçekten sevmek ve buna inanmakla olabilir. Çünkü gerçekten büyük bir sabır ve inanç isteyen bir iş. Öğrenme, üretim ve hayatın içinde yer almasını sağlamak gerçekten yavaş işleyen bir süreç. İlginin yanında bu işin eğitimini almak en önemli başlangıçlardan biri… Ama dediğim gibi en önemlisi sabır.
Mehmet Oflazoglu – Aralık 2011