Küçük büyük hayrandık onlara. Nasıl bir felsefeleri vardı bilinmez ama onu görünce, bir mahalleyi görürdük tüm renkleriyle…
Öyle rambo gibi değillerdi. Bıyıklı bir o kadar cesur görünüşlerinin altında naif adamlardı. Herkes severdi onları. Ekrem abi benim mahallemin abisiydi.
Hoş bizim ailenin küs olduğu komşunun oğluydu ama Ekrem abi ama o kimseyle küsmezdi.
Murat 124 bir arabası vardı. Ne zaman arabasının sesini duysam yola çıkardım onu görmek için. Evleri tam bizim evin yanıydı. Ne şanslıydım; mahallenin en güzel abisi bir kalp atışı uzaklıktaydı. İri bir adamdı. Bizi görünce gülümserdi, bakışları sımsıcaktı. O arabadan inişi tam bir Ayhan Işık gibiydi. Etrafına bakar ve arabasının kapısını afili kapatırdı.
İşte derdim dünya bu kadar kapatın gitsin!
Her mahalleyi güzelleştiren şeyler vardır işte tüm suratsız insanların toplandığı mahalleyi o güzelleştirdi. Zaten dört tarafı küs komşularla kaplı kara bir aileydik.
Babam sicili bozuk bir adamdı. Öfkeliydi. Herkes ondan korkar bu yüzden bize yanaşmazlardı. Öyle dedim diye yanlış anlamayın babam dürüst ve namusluydu; mert biriydi. Kendi dünyasından bir başkasının dünyasına hiç geçmedi. O hep orada mutluydu ya da mutsuz. Onun dünyasında biz de yoktuk zaten.
Ekrem abiyle daha uzun vakit geçirmek sohbet etmek için evimizin önünden geçen yola tuzaklar kurardım. Kazdığım çukurlara ne arabasının lastiği ne de ayağı girdi. Yeterince büyük kazamamıştım. Matematik bilmek şarttı açı tutmamıştı. Çocukluk işte …
Bizim kapının önünden geçerken ben bir gökdeleni izler gibi izledim onu.
Güzel adamdı vesselam baktığında içini ısıtan güven verendi.
Ben çok az güzel adam tanıdım. Bizim jenerasyon talihsizdi. Seksen sonrasındakiler daha da talihsiz…
Çocuk aklım ve kalbim sevmeyi hep bildi ve öyle büyüdü.
Ekrem abi sanayide çalışan işçisin sen işçi kal adamlardandı. Ama o tulumuyla ne kadar devleşirse alın teri ve emeğiyle temiz kıyafetlerini giydiğinde tam bir aktördü. Aynı anda iki kişi olabilen bu adam sanmayın süpermendi. Sıradan bir adamdı aslında ama öyle bir duruşu, bakışı, yürüyüşü, gülümseyişi vardı ki işte onu mahallenin abisi yapardı.
Nerededir, yaşıyor mudur?
Bilmiyorum.
Keşke küs olmasaydı bizimkiler sizinle. Size gelebilseydik oturmaya ben senin odanı görseydim. Belki duvarında bir CHE DENİZ GEZMİŞ posteri vardı. MAHİR ÇAYAN abi gibi pijama sana da çok yakışırdı eminim.
Çok zamanları, çok zamansız zamanlarda kaçırdığımızı bile bile aklımı kaçırmadan bunları yazmak istedim. Sanırım unutuyorum. Ve sanırım içimdeki çocukta benim kadar yorgun ve köşesine çekilmek istiyor. Şimdi değil şimdi değil…
Eksilen zamanları eskimeyen zamanlarla takas etmek gerekiyor. Huzur gerektirmeyen zamanlarda fırtına istiyorum fırtınalı zamanlarda da huzur.
Rast gitmedi belki rast gider…
Emel Kayalı