Dünyayı anlayabilmek için, sanatçının bakışına ihtiyacımız var. Yoksa Vişne Bahçesi’nin ortasında yapayalnız kalırız.
Bir yangının tarumar ettiği bir Ege köyünde ateşin yalazlarını tanımak için, rahmi kanayan bir başka canlının şefkatine ihtiyacımız var. Onun da bizimkine.
Yeşil bir ormanın varlığı, Tanrı’ya o en kutsala dahi ihanet edilerek, paraya çevrilmeye çalışılıyor.
Siyaset onun üzerinden yapılıp, lav gibi kadın cinsi üzerine püskürtülüyor.
Farkındalar, çok iyi farkındalar, aynı ormanın ağaçlarıyız. Ama burjuvazi ve burjuva demokrasisi çaresiz rolünü iyi oynuyor. Kanser olmuş kapitalist sistem, dünyayı kanatarak, ayağa kalkma peşinde. Eril bakışı, canlı tutmak için, ateşin külünü sürekli üflüyor.
Varlığının temel dayanaklarından biri olan erkek egemenliği. Sürekli hatırlatıyor o cinse, krallığının kıymetini bil diye.
Dizilerle, haberlerle ve din erkiyle… Medya ve bütün eğitim araçlarının yetmediği yerde en güçlü silahını kullanıyor: Şiddet… Belli ki artık o da yetmiyor, çocuklar üzerine çeviriyor siyasetini, o korunmasız o küçücük canlılara…Cinsel arsızlığını metres müessesiyle gideren paralı erk sahipleri, parasız garibanlara, şiddet ve her türlü sapkınlık için aile içi alanı bırakıyor.
Biz hırsız değil, hırsızlığa karşıyız. Kaynağın kökü kurutulmadıkça, insanlar, bireyleri ve erkekleri ve hatta anneleri haksız görmeye devam edecek. Sistem bunları üretmesin diyedir bütün çabamız.
Doğduğu andan itibaren, taşaklı fotoğraflarıyla sünneti ve her türlü güç eylemi alkışlanan erkeğin, kadını ezmek için değil, birlikte el ele yürümek için sevmesi gerektiğini anlatacak, yapılanmalar, güçler geliştirmeliyiz.
Suçluyu cezalandırmak, suç üretimini engellemez. Kaynak, yani ekonomik sistem ve onun bütün kurumları, eğitimden, medyaya, en masum öyküden, ninniye, arsız televizyon programları, şiddet dolu dizileriyle yani, bütün silahlarıyla aynı çarpık değerleri yaşatıyor, üretiyor yüzyıllardır.
Karşı olmak yetmez! Bu çarpık anlayışın, karşısında duran, çarpık insan yaratma sisteminin kaynağını kurutacak insani değerler için savaşmalıyız! Kadın, erkek ayırmadan. Örgütlü mücadelenin anlamı budur.
Tarih tekerleği geri dönmez, botokslu yüzünden bile okunur zamanın yaşı… Devrimi geciktirmek, engellemeyecek.
Kapitalizm, dünyanın rahmindeki kanserdir, yok edilmelidir.
Yetmez mi bu kadar yangın, yetmez mi bu kadar ‘ avuç açtığımız’
Kedim beni seviyor belli. Dünya kötü. ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’…
Karıncalar biliyor.
Yelda Karataş